Tebrikler Beşiktaş Tebrikler Fikret Orman

Beşiktaş 2015-2016 sezonun Spor Toto Süper Lig şampiyonu oldu. Çok zor yollardan, çok zor yıllardan sonra kazanılan bu şampiyonluk doğru değmiştir tüm bu zorluklara.
Taraflı tarafsız herkesin sempati ile baktığı bir takım olan Beşiktaş, yakın zamanlarda bu yoldan bir sapma gösterse de, son başkan Fikret Orman ile tekrar O Eski Beşiktaş kimliğine kavuşarak olması gerekene yere gelmiştir. Bu önemli sapma ona hep başarı, hem para hem de sempati kaybına mal olarak, zamanın doğal gidişatı içinde cezayı kesmiştir bu köklü kulübümüze.
Gösteriş, şov, üsten bakma, caka satma, kavgalar vd kıran kıran rekabet denilen curcuna, gürültü bu kulübe göre değil.
Neyse ki bir vesile ile bu yoldan dönülerek, rahmetle andığımız Sayın Seba dönemindeki özüne kavuşarak, eski Beşiktaş olarak yoluna devam etmiştir.
Tabii ki eski Beşiktaş olmanın olmazlarından biride ekonomik sıkıntılar bu yoldan eşlik etmiştir yönetime. Ama geçmişin özüne dönmenin verdiği pozitiflik ile her şey bir şekilde hallonulup, zor günlerin ardından Güneşli günlere kavuşulmuştur. Kim bilir bundan sonra yıllar sürecek bir bahar mevsimi bekler Kara Kartalları.
Temeli 3/4 yıl öncesine dayanan yeniden kurulmuş olan bu takım, hak ettiği kupayı gecikmeli olsa da hiç bir kötü intiba bırakmadan, bileğinin hakkı ile bu sene kazanmıştır.
Yakın geçmişte çok kere yaklaştığı bu mutlu sona, tecrübesizliğe, sıkıntılı imkânlara ve de kısmetsizliğine yorulan nedenlerle bir türlü ulaşamamıştılar. Ama bu sene tüm bunları bir bir alt ederek hakkı ile ulaştılar şampiyonluk şerefine.
Beşiktaş oynadığı futbol ile izleyenlere keyif vermekte ve bu oyunu tekrardan sevdirmekte bizlere. Oyuncu yapısı ile örnek olmakta ve bunun keyif alınan bir oyun olduğunu hatırlatmaktadır bizlere. Takımdaşlığı, arkadaşlığı ve bir olmanın güzelliklerini yansıtmaktadır bizlere.
Beşiktaş ve bu zor yolculukta Cesurca yola çıkan ve Beşiktaş geleneklerini kendine rehber kılarak kulübü benliğine döndürerek başarıya ulaştıran Fikret Orman ile ekibine tebrik ve teşekkürlerimizi sunar, gelecek zamanlarda daha güzel başarılara ulaşmalarını da temenni ederiz.

iyiturks

Obezite Tedavisi:Davranış Değişikliği Tedavisi

Vücut ağırlığının kontrolünde davranış değişikliği tedavisi, fazla ağırlık kazanımına neden olan beslenme ve fiziksel aktivite ile ilgili olumsuz davranışları olumlu yönde değiştirmeyi veya azaltmayı, olumlu davranışları ise pekiştirerek hayat tarzı haline getirmeyi amaçlayan bir tedavi şeklidir.
Davranış değişikliği tedavisinin basamakları
a) Kendi kendini gözlemleme
b) Uyaran kontrolü
c) Alternatif davranış geliştirme
d) Pekiştirme, kendi kendini ödüllendirme
e) Bilişsel yeniden yapılandırma
f) Sosyal destek

Dünya İnsani Zirvesi Toplanıyor

Türkiye'nin ev sahipliğinde ilk defa düzenlenecek ve insani yardım alanında yaşanılan sorunları ele alarak çözüm yolları bulmayı amaçlayan Dünya İnsani Zirvesi, 23-24 Mayıs tarihlerinde İstanbul’da çok sayıda liderin katılımıyla gerçekleşecek.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki-Mun'un girişimiyle, BM İnsani İşler Eşgüdüm Ofisi'nin (UNOCHA) organizasyonunda yapılacak zirvede, insani alanda yaşanılan sorunlara çözüm yolları bulunması amaçlanıyor.
Dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ve sığınmacılar için 2011’den bu yana yaklaşık 10 milyar dolar harcayan Türkiye, ilk kez düzenlenecek zirveye hazırlanıyor.
Çeşitli ülkelerden yaklaşık beş bin kişinin katılmasının beklendiği zirveye, birçok devlet adamının yanı sıra uluslararası kuruluşlar, STK’lar, iş dünyası ve krizden etkilenen bazı topluluklardan temsilciler de iştirak edecek.
Zirve Hazırlık Dönemi:
BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon'un girişimi çerçevesinde tarihte ilk defa düzenlenecek olan Dünya İnsani Zirvesi 23-24 Mayıs 2016 tarihlerinde İstanbul'da gerçekleştirilecektir. Zirvenin ana mekânları İstanbul Kongre Merkezi ve Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'dır.
Genel Sekreter Ban Ki-moon, ülkemizin bu yöndeki önerisi çerçevesinde 26 Eylül 2013 tarihinde Zirveye İstanbul'un evsahipliği yapacağını açıklamıştır.

Türkiye Posterleri: Mavi Yolculuk








Pırıl pırıl bir gulet, sımsıcak güneş, ılık esen rüzgar ve Ege Denizi'nin Akdeniz'le birleştiği o kristal sularda rüya gibi bir tatil… Hem bizlerin, hem ülkemizi ziyaret eden turistlerin aklından çıkmayan o hayal, her an gerçek olacakmış gibi yanı başınızda!



Ceteris Paribus! Ama Dünya Dönüyor!

En büyük yanılgılarımızdan biri kitaplarda yazılı olanları olduğu gibi kabullenmemizdir. Despot, tartışmasız bilim anlayışı bize sunulan bilgileri sorgulamadan kabullenmemizi ve dogmatik bir biçimde içselleştirmemizi emrediyor.

Teoriler, öneriler, yaklaşımlar, kalıplar, okullar, ekoller değişmezmiş, yanılmazmış sabit doğrularmış gibi sunuluyor ve kabul ettiriliyor.

Hâlbuki dünya döndükçe (bu bile o tarz bir kabuldür; Kim bilir belki gün gelir duracak, dönmeyecek veya bildirildiği üzere tersten dönecek) her şeyin değişme, yanılma veya farklı biçimlerde sonuçlanma ihtimali mevcut.

Dünyanın farklı yerlerinde ki eğitim sistemlerini tecrübe etmediğimizden yorumumuzu kendi ülkemizle ilgili tutarak şunu dile getirmek isteri ki; Ülkemiz eğitim sistemi önceden programlanmış, sorgulamayan, geliştirmeyen, iyileştirmeyen ve doğrulara farklı açılardan götürmeyen ezbere dayalı kör ve sağır bir sistemdir.

Bizlere öncelikle “Görme! Duyma! Sorma! Verileni olduğu gibi kabul et!” diyen bir sistem var. Bunun dışına çıkan/çıkmaya çalışan her kim varsa büyük mücadeleleri, eleştirileri ve dışlanma tehlikesini göze almak zorunda. En başta kocaman ve belirgin bir biçimde “sorunlu” damgası alnında bir yük olarak hediye edilir.

Bu konu uzun ve çetrefilli. Kıssadan bu alana girmemizin nedeni yazmayı düşündüğümüz bir konuda, yaptığımız araştırmada gördüğümüz konu ile  ilgili saçma kalıplaşmış materyaller oldu.

Lider” konulu bir araştırmada hemen hemen tüm başlıklar “Lider – Yönetici” karşılaştırmasına çıkarken; Bu noktada incelediğimiz tüm basmakalıp materyallerde “Lider- Yönetici” karşılaştırmalarında biri iyi, biri kötü olarak sunuluyor. Sanki böyle olmak zorunda.

Hâlbuki ne inceliyorsak, neyi değerlendiriyorsak kendi içinde, kendi sisteminde ve etki alanında, her yönü ile değerlendirmeliyiz. Birini yükseltirken birini düşürmemeliyiz.

Olması gereken önemlidir. İhtiyaç önemlidir. Kriterler önemlidir. Doğru olan önemlidir. Niyet önemlidir. Sonuç önemlidir. Yol önemlidir. Huy önemlidir. Etki önemlidir. Tepki önemlidir. Bir olmak önemlidir. Ahlak önemlidir. İnanç önemlidir. Geçmiş önemlidir. Bugün önemlidir. Gelecek önemlidir. Ve daha onlarca birbirine etki eden, tepki veren sistemi oluşturan parçalar….

İktisattaki saçmalık gibi bir şeyleri sabit varsayarak bir şeylerdeki değişmeyi, hareketi anlamlı ve doğru biçimde değerlendiremeyiz. Her şey kendi içinde ayrı ve birbirine etki ederek bir sistem içinde hareket eder, değişir, tepki verir, etki eder.

Sistem birden fazla aktörlerin bir arada olması ile var olur. Sistemin başarısı, uyumu tüm aktörlerin başarısı ve uyumudur. Birinin iyi olması diğerini kötü yapmaz; Birinin iyi olması diğerini iyi de yapmaz. Tüm aktörler kendi içinde vazifelerini layığı ile yapmalı ve sistemin bütünü ile görev kapsamında uyumlu hareket etmelidir.

Aktörler kendi yükümlülüklerini yerine getirirken ne diğerlerine yük olmalı, ne onların işleyişini bozmalı, ne de onların alanına girmemelidirler. Aktörler kendi içlerinde en iyi performansı gösterirken sistemin geneline uygun sorumluluk ve yük alıp, HEP BİRLİKTE AHENKLİ olmalıdırlar.

Aslolan bizlere dikte edilen “Lider – Yönetici” kalıbında olduğu gibi değil; Liderinde, Yöneticinin de görevleri, yetkileri ve sorumlulukları dahilinde bulundukları sistemin başarısı, hedefi için yaptıkları ve yapmadıkları ile değerlendirilmeleridir.

Dogmatik kalıpların, tek yönlü bakış açısını zorunlu kıldığı bu eğitim düzeninden kurtulmalıyız. Eğitim kişilere bilgileri kalıplar halinde sunmamalıdır. Eğitim bizlere bilgileri kullanabilmeyi, değerlendirmeyi, sorgulamayı ve mantıklı bir biçimde yorumlayıp yararlı biçimlerde kullanabilmeyi sunmalıdır.

iyiturks