Yöneticiler İçin Başarı Stratejileri II

Geçen yazıda CCL’in (Center for Creative Leadership) yaklaşık 15 yıl süren bir araştırmasından söz ettim. CCL çalışmasında temel olarak üstün performans gösteren üst düzey yöneticilerle “inişe geçen” veya gelişimi bir platoya oturan yöneticileri karşılaştırdı. Amaç; yöneticilerin üst düzey pozisyonlara ulaşabilmek ve bu rolü başarıyla sürdürebilmek için neye gereksinimleri olduğunu çıkarmaktı.
Araştırmada “inişe geçen” yönetici; işten çıkarılmış, daha alt bir pozisyona geçirilmiş ya da kariyeri artık bir düzlüğe erişmiş yönetici olarak tanımlanıyor. İstisnasız her seferinde bu yöneticinin, inişe geçmeden önce kariyerinde ilerlemek için yüksek potansiyele, dikkat çekici bir performansa ve sağlam bir liderlik pozisyonuna sahip olduğu görülüyor.
“İnişe geçen” yöneticilerde beş temel özellik ortaya çıkıyor:
1. İnsanlarla ilişkilerinde problem yaşıyorlar
2. Yetenekli insanları ekiplerinde toplayamıyorlar ve ekiplerini iyi yönetemiyorlar
3. İş hedeflerine ulaşmada başarılı olamıyorlar
4. Değişemiyorlar veya değişime uyum sağlayamıyorlar ya da bunu istemiyorlar
5. Geliştirdikleri uzmanlık alanına (Örneğin; finans) saplanıp büyük resmi kaçırıyorlar ve organizasyonun bütününü ve nereye gittiğini göremiyorlar. Bunlar aslında üst düzey bir role henüz hazır olmayanlar.

İyiturks Bilim: Mehmet Genç

Mehmet Genç. Ülkemizin sahip olduğu dev çınarlardan birisi. Yaptığı işe tutku ile bağlanmış ve bu uğurda 40 yılını vermiştir. Üstelik bunu kişisel bir beklenti/hedef uğruna değil, tam tersi bir şeylerde vazgeçme pahasına, bilimsel bir ideal içinde yapmıştır. Dönemi içinde pekte gösterişli, gelecek vaat eden bir konu olmayan, hatta bulaşmanın mevcut riskleri bulunan Osmanlı hakkında tabiri caizse “Deli Cesareti” ile bir ummana dalmıştır. Nasıl bir inanç nasıl bir motivasyona sahip ki bu yolculuğu 40 yılsonunda başarı ile bir limanda neticelendirmiştir. (Kişisel kanımız işin içinde biraz da karadenizin meşhur "İnadı" karışmış olmalı şeklinde. Bu sabır ve hedefe ulaşmadaki bu keskin azim böyle bir yan etkiye de muhtaçtır.) Bu yolda yeni yolculuklar için bir seyrüsefer oluşturmuş, kendi adına ise paha biçilemez bir manevi tatmine kavuşmuştur.
Bizler kendisini anlatmak adına fazla alternatifimiz olmadığından, farklı bir yol denedik. Bu şekilde etkili ve tatmin edici bir sonuca varacağımızı düşündük. Genellikle şikâyet konusu olan ve kişiler/kurumlar hakkında pekte etkileyici bir şeyler bulunmayan Sosyal Medya Sözlüğünden alıntılar yaptık. Burada bizim şaşırdığımız genelde itici bakış açılarının olduğu bu sözlükte Sayın Mehmet Genç hakkında harika şeylerin yazılmış olması idi. Burada bunların yazılmış olması demek, kendisinin gerçekte kat ve kat fazlasına sahip olması anlamına geldiğinden hayranlığımız ile bu yazıyı hazırladık. Vakit geçirmeden “Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi” isimli kitabını temin ederek, 40 günde okuyabilmeyi diledik. Burada kendisini şükranlarımızı sunar, çalışmalarının faydalı sonuçlara sebep olmasını temenni ediyoruz.

Öğretmenin Kralı: Mehmet Uğur Ayhan

Adıyaman'da doğuştan bedensel engelli 8 yaşındaki kız, okuma yazma öğretmeye gelen öğretmeninin yaptırdığı egzersizler sayesinde yürüdü. Evde eğitim vermeye gelen sınıf öğretmeni Mehmet Uğur Ayhan'ın tahta ve bezden yaptığı destek aletleri sayesinde egzersiz yapan Filiz Akın, önce ellerini kullanıp yazı yazmaya, sonra tek başına oturmaya ve yürümeye başladı.
Örenli Mahallesi'nde yaşayan Zeynep ve İbrahim Arık çiftinin tek çocuğu Filiz Arık, doğuştan bedensel engelli olarak dünyaya geldi. Ailesi tarafından birçok doktora götürülen Arık, uygulanan tedavilere rağmen sağlığına kavuşamadı. Boynundan aşağı bedeninin hiçbir uzvunu hareket ettiremeyen ve bu yüzden okula gidemeyen Arık için ailesi okuma yazma öğretmek amacıyla Milli Eğitim Müdürlüğü'nden öğretmen görevlendirmesini istedi.
Görevlendirilen sınıf öğretmeni Mehmet Uğur Ayhan, eğitim vermeye geldiği kızın engelli olduğunu, ellerini ve ayaklarını kullanamadığını görünce ona spor dersi kapsamında çeşitli egzersizler yaptırdı. Üç ay boyunca egzersizlere devam eden Arık, önce ellerini kullanıp yazı yazmaya, sonra tek başına oturmaya ve yürümeye başladı.

Yöneticiler İçin Başarı Stratejileri

CCL (Center for Creative Leadership) bizim bugün liderlikle ilgili ne biliyorsak pek çoğunu borçlu olduğumuz bir araştırma ve eğitim kurumu. 1983’de yöneticilerin kariyerlerinde merdivenleri güzel güzel çıkarken nasıl oluyor da birden bire “inişe geçtiklerini” ya da yükselişi durdurduklarını araştırmaya başladı. Bu dizide araştırmanın geldiği yeri özetlemeye çalışacağım.
CCL çalışmada temel olarak üstün performans gösteren üst düzey yöneticilerle “inişe geçen” veya gelişimi bir platoya oturan yöneticileri karşılaştırdı. Amaç; yöneticilerin üst düzey pozisyonlara ulaşabilmek ve bu rolü başarıyla sürdürebilmek için neye gereksinimleri olduğunu çıkarmaktı.
Çalışmanın ilgi çekici bulgularından birisi de; son 15 yılda iş dünyasında meydana gelen pek çok değişikliğe rağmen başarıyı ve düşüşü oluşturan nedenlerin ve özelliklerin aynı kalışı oldu.
CCL başarılı yöneticilerle “başarı vadeden” ama gelişimleri duran ya da “inişe geçen” yöneticileri karşılaştırarak, her iki kulvarı belirleyen faktörleri görmeye çalıştı. Bu faktörlerin farkında olan ve liderlik becerilerini iyi değerlendiren yöneticilerin, kariyerlerinde hedefledikleri yönde ilerledikleri anlaşılıyor.
Araştırmada “başarılı yönetici” denince; yönetici düzeyine gelmiş, üst düzey yöneticiler tarafından “terfiye aday” olarak gösterilen yönetici anlaşılıyor. Başarıya götüren temel özellikler:
1. Güçlü ilişkiler kurabilmek, ilişkileri iyi yönetebilmek
2. Ekibi yetenekli insanlarla oluşturmak ve başarıyla yönetmek.
3. Üstün performans gösterdiği pek çok başarıya sahip olmak
4. Değişim dönemlerine uyum sağlamak ve kendini geliştirmek

Cem Mumcu’yla Yazarlık ve Yayıncılık Üzerine

Dizüstü Edebiyat Serisi ile büyük başarı yakalan OkuyanUs Yayınevi’nin sahibi Cem Mumcu ile yazarlık ve yayıncılık üzerine bir şöyleşi yaptık. Psikiyatriden sosyal medyaya kadar bir çok konuda görüşlerini paylaşan Cem Mumcu, bibliyom bir babanın bibliyoman oğlu olduğunu söyleyerek sohbete başladı. Mumcu, kitaplara olan tutkusunu, bu tutkunun onu nasıl yazarlığa ve yayıncılığa sürüklediğini anlattı.
Edebiyat dünyasına girişiniz Okuyan Us Yayınevini kurmanızla mı başladı yoksa yazdığınız bir kitabın yayınlanmasıyla mı?
Yazdığım yazıların bir çok dergide yayınlanmasıyla. Sayısız dergide yazılarım vardır, şiirlerim vardır. Ben yazmaya şiirle başlamıştım. Hala yazarım şiir ancak yayınlamam. Nedense şiirin şuanda yayınlanası bir dönemde olmadığını düşünüyorum. Çocukluğumdan berizaten temel meselem okumaktı. Bir bibliyomanın oğluyum ben.

Bir Akdeniz Bitkisi Kebere

İlk çağlardan bu yana her topluluk kendi imkânlarına göre baharat ve çeşni geliştirdi. Ülkemiz topraklarında doğan kebere de bu çeşnilerden biridir. Kökü 12 metreye kadar inen özelliğiyle kurak, fakir, kireçli ve tuzlu topraklarda yetişen kebere; hem gıda hem de ilaç ve boya sanayisinde kullanılır. Kebere, salamura yapılmadan tüketilmez.

Baharatın ve hardalın olmadığı bölgelerde, insanların iştahlarını parlatmak için kullanıldığı keberenin ismi Aramice’de "qapar" kelimesinden türemiş. Halk dilinde kebere dışında gebre otu, gerse gibi isimlerle de anılır. Batı mutfaklarındaki kebere kullanımının etkisiyle günümüz lisanında “kapari” olarak yer alır.

Keberenin Osmanlı mutfağında 14. yüzyılda sirke ve adamotuyla beraber kullanıldığı bilinir. Osmanlı saray mutfak defterlerine göre kebere ve çiçeğinin salamurası Çorum’un Osmancık ilçesinden sağlanırmış. Kaynaklarda kebere aşı yemeğinden bahsedilir fakat yapımı hakkında henüz fazla bir bilgi yoktur. Şifa yönünden uzmanlarca çok faydalı bulunan kebere, Ege ve Doğu Akdeniz kıyılarında halk mutfağında kullanılıyor. Türkiye aynı zamanda önemli bir kebere üreticisidir.