Antik Kentler: Apollonia


Apollonia, Kaş-Finike yolu üzerinde Teke Yarımadası ve Sıcak Yarımadası arasındaki Kılınçı Köyü yakınlarında yer alır. Yeri hakkında araştırmacılar tartışma içerisinde olsa da Augustus ve Tiberius dönemine ait adak stelleri( dikili blok) sayesinde yeri saptanabilmiştir.
Apollonia’nın kelime anlamı Helen dilinde “ Apollon Yurdu” demektir. Yerleşke “L” harfine benzeyen bir kayalık üzerinde inşa edilmiştir. Ancak kim tarafından ne zaman kurulduğu bilinmemektedir.
Kentin günümüzde ulaşılabilen kısmı akropoldür. Akropol, Yunanca’da “yukarıda bulunan şehir” demektir. Eski Yunan kentlerinde, kentin yanı başındaki yükseklikte kurulan yerlere bu isim verilirdi.
Apollonia’dan günümüze kadar gelmeyi başaran en belirgin örnekler nekropoller(ölüler şehri) ve kentin çevresindeki mezar anıtlardır.
Diğer küçük Lykia şehirleri gibi Apollonia hakkında da daha fazla bilgi yokutr. Apollonia bir beyin oturduğu müstahkem kalelerden birisidir. Kalıntılardan anlaşıldığına göre M.Ö. IV. yüzyılda varlığı bilinen Apollonia'da, Aperlai vasıtasıyla Lykia Birliğinde temsil ediliyordu.

Hayat bir oyun değil, yeniden başlayacağın

Hayat geri dönüşü olmayan bir yolculuktur. Geçen zaman mazidir. Yol bittikçe, yolcu olgunlaştıkça farkına varmaya başlar gerçeklerin. Söylenen her söz, yapılan her eylem, uygulanan her karar geri alınamaz, sadece bir kısmı düzeltilme imkânına sahiptirler. Ozanın dediği gibi; Uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece

İnsanda zaten uzun yolculuklarda belli olmaz mı? Kolaycı, çıkarcı ve sorumluluktan kaçan kararlar mutlaka ilk virajda olmasa da bir sonraki düzlükte tekrar yakalar ve daha çetin yollarla sınar bizi.

Hayat aldığımız kararların sonuçlarına katlanabildiğimiz kadar çekicidir. Sonuçlarına katlanamayacağımız kararlarda ise acımasızca cezalandırıcıdır. 

Hayat kaçışı olmayan bir yolda kararlar alma becerisi olanların keyif aldığı, beceriksizlerin ise kedere kapıldığı bir yolculuktur. 

Ama! hayat bir oyun değildir, yeniden başlayacağımız. Bunun farkına zamanında varanlar ömürlerini kendi kontrollerinde, heba olmadan sürdürmeyi başarırken; Bunda geç kalanlar ise geçip giden zamanların ardından kederli kaydeler ile mırıldanmaktadırlar. 

Farkındalık eşiği ise gençlik çağları dahilinde esnek bir alandır. Tüm yalpalanmalar, tüm gel gitler, tüm hatalar bu aralıkta yapıldığında tolere edilebilme imkanları ve kontrolü ele alma fırsatları daha çok ve daha olabilir durumdadır.
iyiturks

Sultanlar Olimpiyatlarda

2012 Londra Olimpiyatları'na vize alan (A) Milli Kadın Voleybol Takımı, hem Türk voleybol tarihinde bir ilke imza attı hem de 52 yıldır takım sporlarında olimpiyatlara katılamayan Türkiye'nin bu özlemine son verdi.
Türkiye (A) Milli Kadın Voleybol Takımı, 2012 Olimpiyatları Avrupa Kıtası Elemeleri final maçında, Polonya'yı 3-0 yendi. Türkiye, 2012 Londra Olimpiyatları'na katılma hakkı kazandı.
Maça hızlı başlayan taraf Polonya oldu. İlk bölümde her iki takım da iyi servis kullanamadı. Hücumda Okuniewska ve Werblinska ile etkili olan Polonya karşısında çabuk toparlanan (A) Milli Takım, Neslihan, Bahar ve Gözde ile sayılar bulsa da teknik molaya 8-6 geride girdi.
Teknik molanın ardından skoru 9-9 eşitleyen (A) Milliler, Neslihan ile ilk kez öne geçti: 10-9
Sayıların karşılıklı gidip geldiği bu bölümün ardından ikinci teknik mola da 16-15 Polonya'nın lehine geçildi.
Pasör Naz ve Eda blokta harika performans sergilerken, Gözde de hücumda aldığı sayılarla arkadaşlarına destek verdi. Polonya bu bölümde servis hatalarına yenik düştü. Skor 21-21 eşitlendiğinde Türkiye, Neriman'ın servis atışında üst üste 2 sayı kazandı (23-21) ve seti 25-22 almayı başardı: 1-0
İkinci setin başlarında hücumda iyi organize olamayan (A) Milli Takım, Polonya'nın servis hatalarıyla biraz nefes aldı. İlk teknik mola 8-6 Polonya lehine geçilirken, teknik molanın ardından (A) Milli Takım, oyuna müthiş bir dönüş yaptı. File önünde Eda ve Naz ile geçilmez olan (A) Milliler, köşelerden Gözde ile üst üste sayı buldu. Polonya, ikinci teknik molayı 16-12 önde geçen Türkiye karşısında sayı bulmakta oldukça zorlandı.
Setin son sayılarında müthiş heyecan yaşandı. 23-21 Türkiye öndeyken Neslihan'ın smaç vuruşunda top auta gitti ve fark 1'e indi: 23-22
Skowronska'nın servis atışının filede kalmasıyla skor 24-22'ye geldi. Eda servis atışını sayıya çevirince salonda büyük sevinç yaşandı ve set 25-22 Türkiye'nin oldu: 2-0
Türkiye 3. sette de istikrarlı oyununu sürdürdü. İlk teknik molayı 8-4, ikinci teknik molayı ise 16-12 önde kapatan (A) Milliler'de Neriman Özsoy, bugün de kazandırdığı sayılarla yıldızlaştı. Türkiye karşısında direncini yitiren Polonya, oyundan düştü. 3. seti de 25-19 alan Türkiye, maçtan 3-0 galip ayrılarak olimpiyat vizesini kaptı.
Karşılaşmayı Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Türkiye Voleybol Federasyonu Başkanı Erol Ünal Karabıyık ve diğer davetliler ile birlikte protokol tribününden takip etti. Maç boyunca son derece heyecanlı olduğu gözlenen Karabıyık, her setin sonunda Bakan Kılıç ile birlikte Milli Takımı ayakta alkışladı.
TVF Başkent Salonu'nun tamamı dolarken, seyirciler ellerindeki Türk bayraklarını maç boyunca bir dakika bile ellerinden bırakmadılar. Müthiş tezahüratlarıyla Polonya takımı oyuncularını baskı altına alan seyirciler, performanslarıyla adeta (A) Milli Takım'ın 7. oyuncusu oldular.
52 yıllık hasret sona erdi
 “Filenin sultanları” TVF Başkent Salonu'nda 1-6 Mayıs tarihlerinde yapılan 2012 Olimpiyatları Avrupa Kıta Elemeleri'nde Avrupa'nın en güçlü takımlarıyla karşılaştı. (A) Grubu'nda sırasıyla Bulgaristan ve Hırvatistan'ı 3-0, Almanya'yı ise 3-1 yenerek, grubunu namağlup lider tamamlayan Ay-yıldızlı ekip, yarı finalde son dünya şampiyonu Rusya ile eşleşti.
Fiziksel üstünlüğü dikkati çeken zorlu rakipleri karşısında müthiş bir mücadele sergileyen (A) Milliler, salonu hınca hınç dolduran seyircilerin de desteğiyle 3-1 galip gelmeyi başardı.
Ay-yıldızlı ekip böylece hem Türk voleybol tarihinde bir ilki gerçekleştirmiş oldu hem de 1960 Roma Olimpiyatları'ndan bu yana takım sporlarında olimpiyatlara katılamayan Türkiye'nin yüzünü güldürdü.
Türkiye, şimdiye kadar 6 kez futbol, 2 kez de basketbolda olimpiyatlara katıldı. 1924 Paris, 1928 Amsterdam, 1948 Londra ve 1960 Roma Olimpiyatları'nda takım sporlarından sadece futbolda boy gösteren Türkiye, 1936 Berlin ve 1952 Helsinki Olimpiyatları'nda ise futbol ve basketbol takımlarıyla yer aldı.
2012 Londra Olimpiyatları ise (A) Milli Bayan Voleybol takımının bu başarısıyla Türk spor tarihinde bir ilk olarak yerini almış oldu.
"Büyük bir mutluluk duyuyorum"
VakıfBank Genel Müdürü Süleyman Kalkan, A Milli Bayan Voleybol Takımı'nın 2012 Londra Olimpiyatları'na katılma hakkı elde etmesiyle ilgili olarak, “Bayan Voleybol Milli Takımımızın, çok önemli bir başarıya imza atarak Olimpiyatlara gitmesinden dolayı büyük bir mutluluk duyuyorum” dedi.
Süleyman Kalkan, ana sponsorluğunu yaptıkları A Milli Bayan Voleybol Takımı'nın tarihi başarısı ile ilgili olarak yaptığı yazılı açıklamada, “Son yıllarda hızla gelişen bayan voleybolumuz, dünyada artık ekol voleybol ülkeleri arasına girmiştir. Bayan voleybolunun 26 yıldır en büyük destekçisi olan VakıfBank'ın ana sponsorluğunu yaptığı Filenin Sultanları'yla gurur duyuyor, onları canı gönülden tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı.
Salon: TVF Başkent
Hakemler: Aliaksandr Piasetski xxx (Belarus), Karin Zahorcova xxx (Çek Cumhuriyeti)
Türkiye: Gözde xxxx, Bahar xxx, Neslihan xxx, Esra xxx, Eda xxx, Naz xxx (Gizem xxx Gülden xxxx, Neriman xxxx, Polen xx, Özge xx)
Polonya: Skowronska xxx, Bednarek xx, Skorupa xx, Zebrowska xx, Okuniewska xxx, Werblinska xxx (Maj xxx, Kaczor xx, Wolosz x)
Setler: 25-22, 25-22, 25-19
Süre: 77 dakika (24, 28, 25)

Eşekli Kütüphaneci: Mustafa Güzelgöz

Mustafa Güzelgöz, Ürgüplü hemşehrileri gibi İstanbul’a çalışmaya gider ve burada Tiftik ve Yapağı Dışsatım Birliği’nde depo memuru olarak iş bulur; fakat II. Dünya Savaşının çıkması üzerine 1940 yılında askere alınır. Tokat’ta 3,5 sene süren askerliğinin ardından memleketine döner. Amacı yeniden İstanbul’daki işine dönmektir; ancak ailesi kendisinin Ürgüp’te kalıp hayatını burada kurmasını istemektedir. Güzelgöz’ün futbol konusundaki bilgi ve deneyimi Kaymakamın gözünden kaçmaz, boş zamanlarında Ürgüp’lü gençleri futbol çalıştırması şartıyla iş bulmayı teklif eder, Tahsin Ağa Kütüphanesi memuresinin emekliliğe ayrılması üzerine boşalan kadroya Güzelgöz atanır.
İlk iş olarak harf devrimi sonrasında kütüphanenin rutubetli bir odasına atılmış olan Osmanlıca kitapları çıkartarak kurtarır. Kütüphanecilik alanında herhangi bir bilgisi olmayan Güzelgöz, kütüphanecilik üzerine yazılmış bir el kitabından yararlanarak modern bir kütüphane oluşturma çabasına girişir. Yakın çevresindeki tanıdıkları ile konuşarak ellerindeki kitapları kütüphaneye bağışlamalarını sağlar ( İleri ve Talipoğlu, 2007).
Eşeklerle Kitap Taşıma
Güzelgöz, kaymakamla birlikte katıldığı heyet gezilerinde; halkın, heyette bulunan doktor öğretmen veteriner gibi halkın gereksinimlerini karşılayan meslek adamlarına büyük saygı gösterirken; bir kütüphane memuru olarak kendisine aynı saygının gösterilmediğini fark eder. Bunun üzerine bir kütüphane görevlisi olarak halka nasıl faydasının dokunacağını düşünmeye başlar. Köylünün imkânsızlıklar sonucu yararlanamadığı kütüphaneyi onun ayağına götürmeye karar verir. Bunun için en uygun olan yöntem, kitapları eşeklerle taşımaktır. Kitapları taşımak için gerekli olan sandıkların krokisini hazırlayarak marangoza yaptırır. Ödünç vereceği kitaplar içinde bir izleme defteri hazırlayarak yollara düşer. Böylece 36 köye hizmet vermeye başlar.
Güzelgöz, Tahsin Ağa Kütüphanesinin yeni binasına kat çıkmak ve gezici kütüphane hizmetinden daha çok insanın faydalanabilmesini sağlamak amacıyla bakanlığa başvurarak iki adet yeni memur kadrosu ve eşekler için yem bedelinin karşılanmasını ister. İstediklerini alır. Bu kadrolara görevli alınırken bir eşek sahibi olması ve kendi bölgesinde en az beş köye hizmet götürmesi şartı aranır.
Kitap sayısını arttırmak ve de özellikle çocuk kitaplarına gereksinim bulunmaktadır. Ürgüp dışında çalışmakta olan hemşerilerin adresini toplayabildiklerine el yazısı ile tek tek mektup yazarak kitap göndermeleri isteğinde bulunur. Bir ay sonra mektuba cevap olarak paketlerle kitaplar gönderilmeye başlar. Bazı Ürgüplüler gazete ve dergilere abone olmuşlardır.
Güzelgöz’ün Ürgüp Sisteminin gelişmesi süreci içinde özellikle değinilmesi gereken ara başlıklar bulunmaktadır:
Balzac Okuyan Köylü

iyiturks: Şenol Güneş


Şenol Güneş yıllardır Türk futbolu içinde futbolcu ve Teknik Direktör olarak yer almış, kulüp ve milli takım düzeylerinde çok önemli tarihi başarılar kazanmıştır. Kimseye minneti olmayan, lobi faaliyetlerinde bulunmayan, sadece işini yapan bir yapısı nedeni ile kamuoyunda yeteri kadar öne çıkamamıştır. Bundan dolayı kendini, yaptıklarını ifadede önemli sıkıntılar yaşamakta ve haksızlıklarla boğuşmak durumunda kalmaktadır. Hatta dünya üçüncülüğü gibi tarihe altın harflerle yazılan mucize bir başarıdan sonra yaşadıkları nedeni ile ta Güney Kore’ye kaçarcasına gitmek zorunda kalmıştır. Başarının sefasını sürüp keyif çatacakken, başarının cefasını görüp kahır olmuştur. Onun yerine bir başkası olsa heykeli dikilip en üst kademelerde el üstünde tutulabilirdi.
Dünkü Galatasaray maçı sonrası basın açıklamasını dinleyince aynı sıkıntılarının devam ettiğini, hatta bardağı taşıracak yeni gelişmeler ile tahammül sınırlarını zorladığını gördük. Yine de yapıcı ve tedbir aldırıcı tespitlerde ve uyarılarda bulunarak sorumluluğundan vazgeçmiyordu.
Bu yazıyı kaleme almamıza vesile olan tespiti “Spor, önceleri insanları birleştirici bir faaliyet olarak yapılırdı. Uzaklardaki insanlar spor sayesinde bir araya gelerek kaynaşırlardı. Maalesef günümüzde insanları ayıran bir faaliyete büründü. Artık maçlar, insanları ayıran, bölen ve kavga nedeni bir faaliyet olmaktadır. Bu acı gerçeğe karşı adaletli bir şekilde çare bulmalıyız” anlamına gelecek açıklamalarıydı.
Futbolumuzun Güneşi batmadan bu uyarılara, bu çığlıklara kulak vermeli ve gerekenleri adaletli bir şekilde yapmalıyız. Bu konuda taraftardan, oyuncuya, yöneticiden, yayıncıya kadar sorumluluk düşmektedir. Şenol hoca gibi sabırlı bir devin bu noktaya gelmiş olması arkadaki tufanın habercisidir.
Biz kendisine yaptıkları için, duruşu için ve uyarıcı konuşmaları için teşekkür eder, başarılarının sürmesini temenni ederiz.
iyiturks

Beşiktaş Avrupada Engelsiz


Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımımız, Willi Brinkmann Kupası’nda tüm rakiplerini yenerek Avrupa Şampiyonu oldu.
Türkiye Tekerlekli Sandalye Süper Ligi’nde normal sezonu 2. sırada bitiren ve play-off oynayacak olan siyah-beyazlılarımız, Willi Brinkmann Kupası’nda yaptığı 5 karşılaşmayı da kazanarak Avrupa Şampiyonu oldu.
Bu sezon Avrupa yolculuğuna Euroleague 1 Kupası ile başlayan Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımımız, elemelerde oynadığı 4 maçta 1 galibiyet aldı, grubunu 4. sırada tamamlayarak Willi Brinkmann Kupası’nda oynamaya hak kazandı.
Siyah-beyazlılarımız İtalya’nın Rieti kentinde yapılan Willi Brinkmann Kupası finallerinde Fransa’dan CS Meaux, İspanya’dan BSR Las Palmas ve İtalya’dan Banca Marche takımları ile grup maçlarında karşılaştı.
Ekibimiz, 27 Nisan’da oynadığı 2 karşılaşmada CS Meaux’u 66-61, BSR Las Palmas’ı ise 85-73 mağlup etti. Siyah-beyazlılarımız, 28 Nisan’da oynadığı Banca Marche karşılaşmasını da 64-47 kazanarak bu kupada yarı finale yükselmeye hak kazandı.
28 Nisan’da Willi Brinkmann Kupası’nda yarı final karşılaşmasına çıkan Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımımız, İsrail temsilcisi Beit Halochem Tel Aviv ekibini 80-62 mağlup etmeyi başararak adını finale yazdırdı.
29 Nisan’da finalde İngiltere temsilcisi Oldham Owls'u 77-72 mağlup etmeyi başaran Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımımız, Willi Brinkman Kupası’nı kazanarak Avrupa Şampiyonu oldu ve bir kez daha tarih yazdı.
Willi Brinkmann Kupası'nı kazanan, Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımımız'ın başarılı oyuncuları Kaan Dalay ve Cem Gezinci, turnuvanın en iyi beş oyuncusu arasında yer aldı.
2011 yılında Andre Vergauwen Kupası'nda Avrupa Şampiyonu olarak bir ilki gerçekleştiren Takımımız, 2012 yılında da Willi Brinkmann Kupası Şampiyonu olarak ikinci kez Avrupa Kupası'nı müzemize getirme başarısı sergiledi.

Beşiktaş Avrupa Şampiyonu


Beşiktaş Milangaz, Macaristan'ın Budapeşte kentinde düzenlenen FIBA EuroChallenge Final Four organizasyonu final maçında Fransız temsilcisi Elan Chalon'u 91-86 mağlup ederek şampiyonluğa ulaştı.
Beşiktaş bu zaferi ile Efes Pilsen'in 1996 yılındaki Koraç Kupası zaferinden sonra Türk takımlarının kazandığı ikinci kupaya uzanmayı başardı.
Debrecen'deki final mücadelesinde siyah beyazlı temsilcimizin iki yıldızı Mensah Bonsu ve Zoran Erceg toplamda bulduğu 51 sayı 35 ribaund ile galibiyetin baş mimarları oldular.
Beşiktaş'ın İngiliz basketbolcusu Mensah Bonsu final maçında attığı 26 sayı ve 20 ribaunt ile maçın en skorer ismi olmayı başarırken maçın da En Değerli Oyuncusu (MVP) seçildi. Fransız temsilcisi Chalon'da ise Tchicamboud 16 sayı ve 5 ribaund ile takımının en skorer ismi oldu.
Salon: Debrecen Fönix
Hakemler: F.Rocha (Portekiz) xx, D. Javor (Slovenya) xx, İ.Dragojeviç (Karadağ) xx

Beşiktaş: Mehmet xxx, Erceg 25 xxxx, Serhat xx, Kemp xxx 8, Arroyo xxx 15, Hawkins 13 xxx, Ersin xxx 4, Bonsu xxxx 26

Elan Chalon: Aminu 13 xxx, Delaney xxx 11, Smith xx 4, Lang xx 6, Aboudou x, Schilb 12 xxx, Evtimov xxx 12, Tchicamboud xxx 19, Adolphe xx 4, Lauvergne xx 5

1. periyot: 27-15
Devre: 44-40 (Beşiktaş Milangaz lehine)
3. periyot: 57-55

3.'Lük Rus Ekibinin
Basketbolda FIBA EuroChallenge Kupası'nda üçüncülüğü Rusya'nın Triumph Lyubertsy takımı elde etti. Rus ekibi, Fönix Spor Salonu'nda oynanan karşılaşmada ev sahibi Macar ekibi Szolnoki Olaj'ı 94-87 yendi. Karşılaşmanın son bölümlerinde, ev sahibi Szolnoki Olaj takımının oyuncuları üst üste hatalar yaptı. Bu hataları iyi değerlendiren Rus takımı maçtan 94-87 galip ayrılarak FIBA EuroChallenge Kupası'nda üçüncü oldu.
Beşiktaş, Final Four'daki ilk maçında ev sahibi Szolnoki Olaj'ı 64-60'lık skorla mağlup etmişti.
Türk Takımlarının Avrupa'daki 2. Kupası
Fransa'nın Elan Chalon takımını 91-86 yenerek basketbolda Avrupa'nın üç numaralı organizasyonu FIBA EuroChallenge Kupası'nı kazanan Beşiktaş Milangaz, basketbol branşında ilk Avrupa kupasını müzesine götürerek tarihi bir başarıya imza attı.
Beşiktaş Milangaz, Anadolu Efes'in 1996 yılında aldığı Koraç Kupası'nın ardından, erkek basketbolunda 16 yıl aradan sonra Türkiye'ye ikinci kupasını getirdi. O dönem adı Efes Pilsen olan Anadolu Efes, İtalyan Stefanel Milano takımını İstanbul'daki ilk maçta 76-68 yenmiş, ikinci maçı deplasmanda 77-70 kaybetmesine karşın, 1 sayı farkla kupayı kazanmayı başarmıştı.
Bu sezon, Türkiye Kupası'nı da kazanan Beşiktaş Milangaz, basketbol branşında ilk Avrupa kupasını müzesine götürmüş oldu.
Ataman Da 2. Kupasını Kazandı
Anadolu Efes'in Koraç Kupası'nı alan teknik kadrosunda da yer alan Ataman, antrenörlük kariyerinde İtalya'nın Montepaschi Siena takımı ile Saporta Kupası'nı kazanmıştı. Ataman, ikinci kez başantrenörü olarak bir takımı Avrupa'da şampiyonluğa taşıdı.
Beşiktaş Milangaz'ın kupa serüveni
Siyah-beyazlı ekip, bu sezon Avrupa macerasına ULEB Avrupa Kupası ile başladı. Bu organizasyonda eleme maçında Belçika'nın Dexia Mons Hainaut takımı ile eşleşen siyah-beyazlı ekip, kendi sahasındaki ilk maçı 78-70 kazanmıştı. Ancak Beşiktaş Milangaz, deplasmanda rakibine 11 sayı farkla 74-63 mağlup olunca ULEB Avrupa Kupası'ndan elendi ve yoluna FIBA EuroChallenge Kupası'nda devam etti.
Macaristan'ın Debrecen Kenti'nde oynanan ve Fransa'nın Elan Chalon takımını 91-86 yendiği final karşılaşmasıyla kupaya ulaşan Beşiktaş Milangaz, Avrupa macerasında 16 maçta 14 galibiyet aldı.
"Kupayı Türkiye'ye getireceğimizi söylemiştim"
Beşiktaş Milangaz Başantrenörü Ergin Ataman, FIBA Eurochallange Kupası'nı Türkiye'ye getireceklerini grup maçlarına başlamadan önce oyuncularına söylediğini ifade etti.
Karşılaşma sonrasında düzenlenen basın toplantısında konuşan Ataman, hem kendisinin hem de oyuncularının inandığını belirterek, şöyle konuştu:
“Daha eylül ayında grup maçları oynanmadan önce oyuncularıma bu kupayı Türkiye'ye getireceğimizi söylemiştim. Rakibimizi tebrik ediyorum. Biz öyle bir takımız ki hiçbir zaman maçın kopmasına izin vermedik. İlk yarıda iyi oynamamıza rağmen 3. çeyrekte rakibimiz eşitliği yakaladı. Ancak inanan oyuncularım maçtan galip ayrılarak ilk kez bir Avrupa Kupası'nı Türkiye'ye kazandırdı. Tarih yazdılar. Tek isteğim Milangaz'ın Beşiktaş sponsorluğundan ayrılmamasıdır. Zira bu takımın dağılmasını istemiyorum ve istemiyoruz.”
Beşiktaş Milangazlı oyuncu Bonsu da rakiplerini tebrik ederek, “Bizim için mükemmel bir sonuç oldu. Türkiye'ye Macaristan'dan kupayla döndüğümüz için mutluyum. Takım arkadaşlarımla gurur duyuyorum” dedi.
Karşılaşmadan sonra kupa töreni düzenlendi. Başantrenör Ergin Ataman, kupayı bir ara 1,5 yaşındaki oğlu Sarp'a verdi.