Türkiye'de İlk Biyolojik Kalp Kapağı Hastaya Takıldı


Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs, Kalp ve Damar Cerrahisi Klinik Şefi Prof. Dr. Mete Alp, “Dana kalp zarından elde edilen biyolojik kalp kapağının 73 yaşındaki hastamıza takılmasıyla Türkiye'de bir ilki gerçekleştirmiş olduk” dedi.
Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs, Kalp ve Damar Cerrahisi Klinik Şefi Prof. Dr. Mete Alp, “Dana kalp zarından elde edilen biyolojik kalp kapağının 73 yaşındaki hastamıza takılmasıyla Türkiye'de bir ilki gerçekleştirmiş olduk” dedi.
Prof. Dr. Alp, yaptığı açıklamada, dana kalp zarından elde edilen biyolojik kalp kapağı ameliyatının genelde yaşlı, kalp kapağında, şah damarı kapağında kireçli darlık veya yetmezlik olan hastalarda yapıldığını belirtti.
Normal şartlarda standart açık kalp cerrahisi yöntemiyle takılan mekanik ya da biyolojik kapakların uzun süredir kullanıldığını ifade ederek, “Fakat bu yeni jenerasyon bir kapak. 2008 yılında ilk kez kullanılmaya başlanan kapak, aktif olarak 2009 yılından itibaren kullanılıyor” dedi.
Dana kalp zarından elde edilen biyolojik kapağın, 2009 yılından itibaren Avrupa'daki birçok açık kalp cerrahi merkezinde kullanıldığını ve 900 kişide bu operasyonun gerçekleştirildiğini dile getiren Prof. Dr. Alp, şunları kaydetti:
“Kapak hiç dikiş gerektirmeden, cerrahın hızına göre 1,5-3 dakika arasında yerleştirilebiliyor. Bu kapağın en özelliği, yaşlı insanlarda kireç olsa dahi kireçleri sökmeye gerek kalmadan şah damarı ve kapakçıkların alınmasının ardından kalp kapağının doğrudan yerleştirilebilmesidir. Ayrıca bu yöntem, 70'li yaşların üstünde, küçük aort çapı olan ve birlikte cerrahi yöntemi uygulanan hastalarda, cerraha ve hastaya inanılmaz bir avantaj sağlıyor. Hem kullandığınız kalbi durdurma süreniz çok kısalıyor, hem de bu tür özellikler nedeniyle hastaya daha yararlı bir işlemi kısa sürede yapıyorsunuz.”
"Hastanemize Operasyon Yetkisi Verildi"
Prof. Dr. Mete Alp, operasyonu İspanya'dan ve Hollanda'dan gelen cerrahların da katılımıyla gerçekleştirdiklerini ve bu durumun ardından hastanelerine Orta Doğu ve çevre ülkeler ile Türkiye için uygulama yapılabilme yetkisinin verildiğini belirterek, “Yani bu yetkinin verilmediği hastanelerde bu ameliyat, uygulama yetkisi verilen Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesinin bilgi ve kontrolü dahilinde yapılacaktır” diye konuştu.
Birlikte cerrahi yönteminin hastalarında da uygulandığını işaret eden Alp, şöyle devam etti:
“73 yaşındaki hastamıza aynı anda hem bu kapak takıldı, hem de 2 damarı bypass yapıldı. Dana kalp zarından elde edilen biyolojik kalp kapağının 73 yaşındaki hastamıza takılmasıyla Türkiye'de bir ilki gerçekleştirmiş olduk. Literatürde bildirilmiş birlikte cerrahi sayısı bizim operasyonumuzla 31'e ulaşacak. Öte yandan Türkiye'de bu birlikte cerrahiyi ilk kez uygulayan merkez de bizim hastanemizdir.”
"Kapak Çalışırken Çok Sessiz Çalışıyor"
Kapağın bu özellikleri nedeniyle piyasadaki mevcut kapaklara göre iki avantajı olduğunu ifade eden Alp, şunları kaydetti:
“Yaşlılarda kireçlenme nedeniyle 7-8 yıl sonra ikinci bir ameliyata ihtiyaç vardı. Bu yeni jenerasyon kapakta bu ihtimalin olabildiğince düşürüldüğünü biliyoruz. Çünkü laboratuvar çalışmalarında bu kireçlenme oranının çok düşük olduğunun gözlendiği ifade ediliyor. Yani 75 yaşındaki insan, ömrünün sonuna kadar ikinci bir ameliyat ihtiyacı olmaksızın yaşamını bu kapakla sürdürebiliyor. Yine bu kapak çalışırken hiç ses olmadan çalışıyor ve hasta kan sulandırıcı ilaç kullanmıyor. Bu son durum yaşlılar için son derece önemli. Yaşlıların birçok sorunu olabiliyor ve o sırada kan sulandırıcı ilaçlar kullananların hayati tehlikeleri olabiliyor. Yöntem, böbrek, akciğer ve beyin hastalıkları olan insanlarda, kalbi durdurma süresinin de 1-3 dakika arasında olması ve bu süre içinde yeni kapağın yerleştirilmesi dolayısıyla çok avantajlı olabilir.”
"Hastaya Başka Bir Operasyon Daha Gerekiyorsa Bu Yöntem Tercih Edilmeli"
Prof. Dr. Mete Alp, çevresel damar hastalıklarında katedral yoluyla (kasık yoluyla) kalp kapağını yerleştirmenin mümkün olmadığını belirterek, “Bu hastaların büyük bir bölümünde kronik akciğer hastalığı nedeniyle koah bulunuyor. Bu nedenle göğüs yoluyla akciğere girmek ve dolayısıyla kapağı yerleştirmek konusunda sıkıntılar oluyor. Ancak buradaki başka bir ayrıntı da hastaya bu operasyon dışında bir operasyon daha gerekiyorsa bu yöntem yüzde yüz tartışmasız tercih edilmesi gereken bir yöntemdir” dedi.
Kapalı yöntemde yapılan yerleştirmede yer oynaması veya kirecin tekrar ilerleyip bu kapağın yapısını bozması gibi durumlarda tekrar katedral yoluyla içeriye bir şey koymanın mümkün olmadığını ifade eden Alp, ancak yaptıkları yöntemle kapağı direk yerleştirdikleri zaman kapakta problem olursa, bir de katedral yöntemiyle girip ikinci bir kapak oturtma şansları olduğunu kaydetti.
73 yaşındaki hasta İsmail Özkan da bulantı, baş dönmesi ve bayılma gibi şikayetlerle hastaneye başvurduğunu ve Prof. Dr. Alp'in kendisine bu yöntemi anlatmasıyla ameliyat olmaya karar verdiğini ifade etti.
Özkan, “Sadece 3 gün yoğun bakımda kaldım. Şu anda yeniden doğmuş gibiyim. Kendimi çok iyi hissediyorum. Mete Hocama teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

iyi ve güzel...