Tasarımın Gücü: Hakan Gürsu


Dünyanın En Prestijli Endüstriyel Tasarım Ödüllerini Ardı Ardına Kazanan Dr. Hakan Gürsu, Tüketicilerin Değişen Beklentilerini Ve Tasarımın Geleceğini Değerlendiriyor.
Sizce ürün tasarlamak, nedir?
En yalın tanımı itibarı ile her tasarım eylemi, estetik ve rasyonel bir problem çözme sanatıdır. Diğer bir ifade şekli ile son yıllarda giderek inovasyona eklemlenen tasarım kavramını, mevcut değerler sistemini temel alan (bilim /teknoloji) sıra dışı bir çözüm yaratma becerisi olarak tanımlıyorum. Ürünlerin öncelikle katma değer yaratması, çevreye duyarlı olması ve insan yaşantısını kolaylaştırmak amacıyla tasarlanmasının gerektiğini ilave etmekte yarar var. Tasarlamak, detaydan keyif almayı sevenler için zengin seçenekleri olan bir uğraş.
Endüstriyel tasarımın bugün geldiği noktayı nasıl görüyorsunuz?
Giderek bağımlılığa sebep olan teknolojik ürünlerin ortaya çıkarılmasında kullanılan tüm sistemlerin giderek birbirine yaklaşması ile ürünler arası rekabetin fiyat aralığına ve satış sonrası hizmetlere sıkıştığını gözlemliyoruz. Ürünler arasında farklılaşmayı sağlayan etkenin de artık büyük ölçüde ürünün tasarım değeri olduğunun anlaşılması ile birlikte, yenilikçi ve değerli ürün tasarlama becerisinin giderek daha fazla önem kazanmaya başladığını izliyoruz.
Endüstriyel tasarımın son dönemde bu kadar yükselmesinin arkasında yatan dinamikler neler?
Toplam üretim maliyetleri içinde etkisi sadece yüzde 5’ler düzeyinde kalan bir normal tasarım sürecinin, ürünün pazar değeri üzerindeki ölçülebilir etkisinin yüzde 70’lere vardığı gerçeğinin geniş kitlelerce anlaşılır olması ile birlikte, dünyada yeni ürünlerin total bir tasarım sürecinden geçirilmesine yönelik inanç ve isteğin arttığını düşünüyorum. Tüm teknolojik yeniliklerin ve buluşların ancak sokaktaki insanın ulaşabileceği bir ürüne dönüşmesi ile ekonomiye katma değer sağlayabileceği realitesinin yanında, o buluşun ürünleşme başarısının da artık büyük ölçüde toplam tasarım sürecindeki bütünsellikten geçtiği gerçeği sır değildir. Tüm dinamik değişimler; daha kaliteli ve sürdürülebilir bir gelecekte ihtiyaç duyulacak her türlü yeni ürün için total bir tasarım sürecini giderek daha anlamlı ve vazgeçilmez kılarken, bütünsel bir tasarım servisine olan küresel ihtiyacın hızla tırmandığını düşünüyorum.
Türkiye bu trendin neresinde? Tasarım kabiliyeti olarak hangi noktadayız?
Üretim yorgunu dünya ardı arkasına dizinlenen krizlerle sarsılır ve zirvedeki koltuklar hiçbir zaman olmadığı kadar hızla yer değiştirirken; Türkiye giderek gelişen ve hızla büyüyen bir ülke olarak dünyanın 17. büyük ekonomisi. Gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi ülkemizde ekonominin büyümesi ve güçlenmesi için katma değeri yüksek mal ve hizmeti üreten, kendini yenileyen küresel markalar yaratma ve sürdürülebilir bir şekilde çoğaltma gerekliliği yaşamsal duruyor. En küçüğünden en büyüğüne tüm üretim birimlerimizin; öncelikle Ar-Ge yatırımını, tasarım ürünün değerini ve anlamını, eylemin fazlası ile sabır gerektirdiğini ve bu yatırımın sürekliliğinin de aslında pahalı bir risk olmadığını idrak etmesi ilk şart olarak önümüze geliyor.  Batı dünyası yavaşlarken Türkiye gelişiyor. Batının marka tasarımcıları ülkemize ilgi gösteriyor ve bu statik enerjinin dinamik dönüşümünde etkin rol almak istiyorlar. Bu da fazlası ile rekabet anlamına geliyor. Şartlar eşit gözükmese de bizi korkutmuyor, aksine bu gelişmeleri kendimizi göstermek için bir fırsat olarak görüyoruz. Deplasmanda küresel kurallar ile oynamaya ve başarılı sonuçlar almaya fazlası ile alıştık diyebiliriz. Kısıtlı imkânlarla kurduğumuz ve geliştirdiğimiz tasarım ekibimizin son beş yılda 30’u uluslararası alanda toplam 45 tasarım ödül alması gelecek için bizlere fazlası ile ümit veriyor.   A Design Award 2010’da yedi dalda birden ödül alıp Avrupa şampiyonu olmak bizim için artık sıra dışı ve şaşırtıcı olmaktan uzak, ancak bizi izleyen yabancı firmaların dikkatini ülkemize yönlendirmenin keyfi artık ödüllerin önüne geçiyor. Amerika’da yayınlanan dünyanın en iyi 10 tasarım şirketi sıralamasında da ismimizin geçmesi artık bir tesadüf değil.
Siz geçen beş yıl içinde 30’u uluslararası 45 tasarım ödülüne imza attınız. Bu fikirleri ve tasarımları oluştururken nelerden besleniyorsunuz, neleri dikkate alıyorsunuz?
Dünyanın giderek büyüyen çevre sorunlarını erken algılayabilenlerin arasına katılmanın ötesine geçerek çözüm önerme cesaretini göstermenin getirisi olarak görülebilir bu uluslararası başarılar. Kazanılan ödüllerin çeşitliliğini ve bir ürünün farklı yarışmalarda benzer büyük ödüller kazanması sürecini ise iyi ürün konusunda ortak bir küresel bilincin gelişmesine bağlayabiliriz. Bu sonuçları aynı zamanda dünyada küresel ortak bir beğeni oluşması yönündeki değişimi ve eğilimleri güçlendiren tutarlı sonuçlar olarak değerlendiriyoruz.
Endüstriyel tasarımın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Endüstri ürünleri tasarımı alanında ileri giden ülkelerin bu kazanımlarının kabul edilebilir bir zaman dilimi içinde marka değerine dönüştüğünü görüyoruz. Artık, ürün tasarlama eyleminin; istek, inanç, sabır, sebat ve fazlası ile sürdürülebilir bir birikim gerektirdiği, süreç içinde oluşan tüm bilgi ve deneyimin ise istikrar kelimesini tanımladığını görüyoruz. Katma değeri yüksek ürün ve üretime giderek yaşamsal bir şekilde eklemlenen tasarım sürecinin sürdürülebilirliği ve başarısının; tüm üretici kişi, kurum ve birimler tarafından kurgulanan bir paylaşım düzleminden beslendiğini gördüğümüz oranda başarı bize yaklaşacak. Bireysel tasarımcıların yerini artık giderek çok merkezli kurumsal tasarım şirketlerinin aldığı yeni bir dünya düzenine geçildiği değişim yıllarındayız. Bu değişime hızla karşılık verebilen yapıların avantajı yakalayabileceğini ve zaman içinde güçlenebileceğini mevcut sonuçları ile fark ediyoruz. Dünyada tasarım ve ürün geliştirme harcamaları yükseliyor. Zihinsel evrimini tamamlayarak, tasarım ürünü geliştirmeye ve yenilişime giderek daha fazla emek ve para harcayan önemli ülkeler, ABD, Japonya, İsveç ve İskandinav ülkeleri… Avrupa’da bir ikinci kuşak olarak İtalya, İspanya Fransa ve Almanya, belki hâlâ İngiltere… Yıldızı yükselen favori adaylarım ise; Güney Kore, Çin ve Hindistan.
Kaynak: Skylife Kasım 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

iyi ve güzel...