Cem Yılmaz'la 'Temel Bilgiler'

Anadol'daki elmas küpeli adam da Ferrari'deki 'pijamalı' adam da Cem Yılmaz. Fantom da Tarkan... Prada ayakkabılarıyla Japonya'da, Karayipler'de gezse de içindeki Samatyalı delikanlı, kravatlı serseri ve muzip zekası baki kaldıkça, sevmeye, takdire devam edeceğiz .     

İçine kapalı memleketimiz 90’larda zenginleşmeye değişmeye başlayıp 2000’lerle nasıl hızla açılıp coşmuş ise, Cem Yılmaz’ın CMYLMZ markasına dönüşmesi de o kadar hızlı oldu. 90’ların başlarında Leman’da çiziyordu. 2000’lerde Ferrari’de geziyordu. Cem Yılmaz bunu hak ediyordu. Komikliğinin, zekasının, sempatikliğinin, fırlamalığının, şahane gözlemci olmasının vs işaretleri karikatürlerinden alınmış, aynı muhabbeti filmler ve reklamlarla sahneye, TV’ye, ve de beyazperdeye taşıdığında, iyice onaylanmıştı.
Temel bilgiler demek olan ‘Fundemantalis’ta kendisine ve olup bitene dair temel bilgiler veriyor Cem Yılmaz anlamak isteyene… Facebook icat olmuş mertlik bozulmuş zamanlarda, bilgisayara “basic” ile başladığını, bir 48 k adamı olduğunun altını bu yüzden çiziyor. Sahne dekoru olarak bu yüzden dev masanın üzerinde koca ciltli ve ciddi kitaplar duruyor. Şovun ismine iliştirilmiş 2001 tarihi de bu sebeple Roma rakamlarıyla yazılmış olmalı. “Temel bilgiler” önemli. Cem Yılmaz’da da temel sağlam.
Kablosuzlar dünyasından önce, kablolulara hakim, analog adam neticede kendisi. Aynı zamanda dijital de ama şuurlusundan. Çağı yakalamanın yolunun Blackberry’den, facebook’tan geçmediğini biliyor. Joy Stick espirisini boşuna yapmıyor ‘Fundemantals’te. “80’lerde oyun oynadığımız bir ‘Zevk Çubuğu’ (Joy Stick) nelere sebep oldu?” demeye getiriyor. “Space Odysey eşliğinde bilgisayar dünyayı ele geçirecek diye korktuğumuz, sonunda oldu” diyor. “Avcundaki ele geçirdi seni…” . İlk sahne itibariyle bir parça tutuk olsa da, ikinci yarıda açılıyor Cem Yılmaz. Kırıp geçiriyor seyirciyi.

Yakın zaman önce, konuk olduğu programların birinde Can Dündar’a “Seyirci de değişsin istiyorum artık” dileğini anlatıyordu Cem Yılmaz. Sahnedeki dekor kitaplar bu isteğini simgelediği gibi, “Edepsiz espriler yapıp duruyor” eleştirilerine cevap da olabilir. Kanıtı; “Edepsiz espri yok, kaynak var” diyerek açtığı kitaptan okuduğu “Tavşan gider ekine….” Bu tür hareketlerle kafa karıştırıyor olabilir Cem Yılmaz ama iyi niyetli. Sahneye de “İyi niyet” göstergesi olarak elinde beyaz gülle çıktı. “Burada gübre var diye değil bu gül” diye de ekledi. Hukuktaki temel bilgiler, yani fundamentals’lerden biri “iyi niyet karinesi’ne göre, iyi niyetli neticede. Hüneri de, gösteride de belirttiği gibi “Kötü yanlarını anlatıp seni sana güldürmek”. Ardından “Hepiniz pırıl pırılsınız ama niyetler iyi di mi?” diye sormak suretiyle düşünmeni sağlamak. “Önce bir kendine bak ey Ademoğlu!” demek istemek.

Kim korkar Elton John’dan
Bir Cem Yılmaz filmi ‘Hokkabaz’ın meselesi “Adam sihirbaz ama hokkabaz sanıyorlar” derdi, son gösterisinde de bitmiyor Cem Yılmaz’ın. Bu sebeple ilk iş “Bu defa bozacak mı acaba” kaygısının nasıl da kişiyi kastığını anlatıyor. “Ünlü olmak zor iş” anlıyoruz da, insan Cem Yılmaz’dan “Elalem ne derse desin hade hade hade” kafası bekliyor artık. Ya da eleştirilere cevap vermek de şovun bir parçası ve vazgeçilemiyor. ‘Fundamentals’in nerdeyse yarısı, bu “İtirazım var”lar sanki. Bir tanesi, G.O.R.A. filminden sonra gelen “Homofobik Cem Yılmaz” eleştirisi. Gösteride “Nedir homofobik?” diye soruyor Cem Yılmaz. Sonra güldürüyor milleti; “Puldan payetten niye korkayım. Elton John’dan niye korkar insan?”. Üstelik G.O.R.A. ve de AROG Hollanda’da çok gayfiriendly bulunmuş. Cem Yılmaz’ın halktan kopuk olduğu eleştirilerine minibüse binmekle olmayacağını anlatıyor bu işlerin. “Arkadan iki kişi uzatır mısınız?” muhabbeti nereye kadar?

Cem Yılmaz’ın cevap ver ver bitiremediği bir diğer mesele de, “Türk’ü alıp uzaya, taş devrine vs koyarak film yapması” eleştirisi. Bu soruna “O adam kim? Biz miyiz, başkası mı? Dışarıdan yapışanları kaldırdığında kalan kim?” sorularıyla felsefik bir açıklama getiriyor.

Neden politik değilsin?
‘Fundamentals”, özel olarak hazırlanmış “ Neden politik espri yapmıyorsun? Gelir dağılımındaki sorun sensin. Üç yaşından beri tanıyorum seni, iki telin var biri Blackberry” ile başlayan şarkı ile açılıp, aynı şarkıyla kapanıyor. Cem Yılmaz’ın son takıntısı, bu politik olup olmama durumu. Tayyip Erdoğan’ın ‘Açılım Yemeği’ne katıldıktan sonra ivme kazandı sanki “Neden politik değilsin?” eleştirileri. Bir kısım Cem Yılmaz sever, bir George Carlin, bir Bill Hicks görme hevesine düştü Cem Yılmaz’da. Gösteride Aysun Kayacı ve dağdaki çoban gafına atıf yaparak, Kayacı konumuna düşmek istemediğini belirtip, iki Blackberry’linin simitçi olduğunu söylese de, Cem Yılmaz hakkında bu fikirlere sahip olup, o sözlük senin bu sözlük benim yazanlar da olabilirler. Kimse kim, Cem Yılmaz’ın derdi, Japonya’da bile insanlar eski model telefonlarla gezerken bizim teknoloji deliliğimiz. Çağı Blackberry’e sahip olmakla yakalayacağız sanımız.
“Şehre beş dakika” diye pazarlanan konutlar, işi servise binip servisten inmek olan “gizli işsiz’ler, twitter’da “Rebellios”(isyankar) adını alıp tek yazdığı “Anne kek güzel olmamış” olan “isyankarlar”, Migros’ta Nişasta yanına bir de Kuantum kitabı ekleyenler, stajyerleri dört ay parasız pulsuz çalıştırıp sepetleyenler, işe yaramaz müdürler, daha işe yaramaz genel müdürler, “İstanbul da çok bozuldu canım...” diye söylenen monşerler, topu topu dört laptop alacak diye fakire, yeri göğü inleten “iyiler” ve daha nice modern zaman ucubeliğinden, insanlık hallerinden anlatıyor Cem Yılmaz “Fundamentals’da. Kimilerinin karşılaştırdığı “Ferhan Şensoy gibi olmalı” dediği Cem Yılmaz, Ferhan Şensoy’dan çok daha sağlam taşlıyor aslında. Yine de ara verildiğinde dikkat ettim de, Cem Yılmaz “Yüzeysel yapmayın böyle. Biraz kendinize gelin” dememiş gibi içerde, gençler hemen telefonlara sarıldılar. Twitter muhabbetlerine daldılar… CMYLMZ seyirci değişsin istiyorsa daha çok bekleyecek galiba. Ya da biraz daha ucuz tutacak bilet fiyatlarını.

Kravatlı serseri
Üniversitelilerle muhabbet ettiği “Soru/Cevap” DVD’sinde “En çılgın hareketiniz?” sorusuna “sahneye çıkmak” diye cevap veriyor. Leman Kültür ve BKM’de yaptığı ilk şovların beter olduğundan bahsediyordu. Gösteride de ilk sahneye çıkışının 3 yaşında Nasreddin Hoca kılığında olduğunu ve zirveden başlayıp buralara düştüğünü anlatıp güldürüyor. Cem Yılmaz’ın şov adamı olana kadar geçtiği yollardan ilk aydınlanmayı yaşadığı sahne, Turizm Otelcilik Okulu’nu bitirdikten sonra barda çalışırken sil sil bitmeyen bardaklar dönemi. “Ben ne yapıyorum böyle!” diyor ve ilk adımı atıyor. Aynı soruyu ikinci kez de karate yaparken soruyor. Gösteride bir de öğreniyoruz ki Cem Yılmaz 1983 Gümüşyaka Dans Şampiyonu. Gençliğine dair öğrendiklerimizden biri de, kravat iki yanından sallanan, nerdeyse eteği olmayan öğrenci dizilerinden hareketle ne kadar serseri olsa da kravatını taktığı. Serserilik dediğinin kravat sallanmasıyla alakalı olmadığı. Aynı hal Boğaziçi Üniversitesi “Turizm ve Otel Yönetimi” nde de devam ediyor.
Para para para !
“Varlığı bir dert yokluğu yara” paranın varlığının Cem Yılmaz için dert olmaması imkansız sanırız. Telsim reklamları, çok büyük bütçeli ‘Gora’ ve Türkiye’deki ilk Ferrari Enzo sahibi olduğu zamanlar 2004, bu derdin tavan yaptığı yıllar. Cem Yılmaz, Ali Taran ile reklam işine girmiş, “Beyin” adlı ajansı kurmuş ve coşmuştur ahaliye göre iyice. Hatta Yıldırım Türker okkalı bir yazı yazmıştır aleyhinde. 2007 yılında “Beyin” ortaklığını bitiriyor Cem Yılmaz Taran’la. Gerekli açıklamayı 1 Haziran’da Media Cat dergisine şöyle yapıyor; “Çok zevkli bir iş bence reklamcılık. Yaparım da ama o ilişkiler yumağını sağlayabileceğimi sanmıyorum. Reklamcılıkta benim anladığım departman kreatif bölüm. Ben işadamlığı kısmını yapamam, onu anladım. Reklam dünyasında ciddi bir işadamlığı olması lazım. Bunu alaycı bir şekilde söylemiyorum. Ciddi bir şey bu. Benim öyle bir kabiliyetim yok. Beni belli bir ücret karşılığında çalıştırabilirsiniz; derseniz ki ‘benim senin o aptal fikirlerine ihtiyacım yok, ben o zaman ‘o aptal fikirlerle nasıl sizden daha başarılı oluyorum?’ derim. Her yaptığım işte ‘Cem Yılmaz bitti, bitiyor’ falan. Öfff… Ne kadar sıkıcı insanlar bunlar. Kreatif dünyada sıkıcı insan olur mu? Ne ayıp. Bunları birileri pompalıyor. Benim korkum gençlerin de bu şekilde yetişmesi. Sürekli eleştiriyorlar sonra da taklit ediyorlar. Ondan sonra Kristal Elma’yı hep beraber kaldıralım Cem. Hep beraber olur mu? Uyanık. Siz kaldırın hep beraber ben geliyorum. “

Abim ve ben
Cem Yılmaz’ın ‘Temel Bilgiler’i de her insan yavrusu gibi ilk olarak aileden gelse gerek. Temel sağlam. Annesinden ve kız kardeşinden pek anlatmıyor ama dayısının, babasının, abisinin ne kadar eğlenceli insanlar olduklarını sık sık belirtiyor. Bir söyleşisinde söylediği gibi “Antropolojik olarak piknik tipi ama pikniğe gitmeyen bir aile”nin üyesi. İkinci nesil İstanbullu. Babası Sivaslı, annesi Edirneli. Cem Yılmaz 11 yaşına kadar Samatya’da, sonra Bahçelievler’de. Gösteride altını çizdiği gibi İstanbullu denince kökün Bizans’a dayanması gerekmiyor. Hele Burgazada’da Rum aksanıyla konuşması gerekirken Doğu şivesiyle konuşan birinin “İstanbul’da bozuldi” demesi, iyice absürt.

Cem Yılmaz’ın şovlarında sık tekrar ettiklerinden biri de hayatında dramatik bir hikaye olmaması. Yetenek Sizsiniz’den Popstar’a, herkesin dramatik bir hayatı var yeterince. Cem Yılmaz’ın tek dramatik hikayesi abisi gibi sanki. Her şovunda olduğu gibi yeni şovunda da “Abim ünlü olamadı ben oldum” esprisi baş köşede. Sebebi küçük kardeşi evde bırakıp arkadaşlarıyla ‘Jaws’, ‘Şampiyon’ izlemeye sinemaya giden abi olabilir. ‘İlk filmler otobiyografiktirler’ klişesiyle hareket edersek, Cem Yılmaz’ın ilk filmi “Her şey Çok Güzel Olacak’taki abi-kardeş ilişkisi de bize bir şeyler söylüyor. Filmin Cem Yılmaz’ın araba sevdasına dair de söyleyecekleri var gibi. Mazhar Alanson’un oynadığı orta halli araba delisi abi, arabaların fotoğraflarını kesip kendi fotoğrafını içine monte etmiyor boşuna. Ve filmdeki gibi bütün şakalara rağmen abisinin Cem Yılmaz’ın yapı taşlarını attığı, canı olduğu öylesine aşikar..

Dijital kadın, analog adam
Evlilik kurumuna da “Evlilikte buruğum Brook Shields” şakasıyla değiniyor Cem Yılmaz gösteride. “Hâlâ karar verememiş olmanın acısını çekiyorum” diyor. “Soru/Cevap” DVD’sinde “Aşk var mı aşk?” diye soran gençlere “Sen zamparalık soruyorsun aşk anlatılır mı?” tadında takılsa da bu sadece sorulardan kaçmanın bir geyiği olmamalı. Hele de Cem Yılmaz’ın 2005 umre ziyareti ve ‘Cerrahi tarikatı’na takıldığı iddialarını düşününce. Bu zamana kadar adının anıldığı dünyevi aşklara bakarsak Deniz Akkaya, Lal Dedeoğlu ve Cansu Dere isimleri öne çıkan isimler arasında. Ve hepsi de sanki Leman’da çizdiği “Korkunç Tilbe ve Soru Adamcıkları” bandının kahramanı Tilbe kadar “korkunçlar”. Kadın-erkek ilişkisi “Fundamentals’ın en çok gülünen bölümlerinden. Kadın Adem’den sonra yaratıldığı için son model dijital, Adem analog. Ve bunlar birbirlerini bir türlü anlamıyorlar. Kadının en mühim savunma mekanizmalarından biri de regl dönemi bahaneleri. Regl nazları niyazları Cem Yılmaz’a göre poz. Yok aslı astarı.

Yaş 40 38 yaşında askerliğini de yapmış gelmiş 2008’deki şovuyla tecrübelerini anlatmış Cem Yılmaz , 40 yaşına gidişin emarelerini de sorguluyor. Yakın gözlüğü almanın zamanı geldiğinden bahsediyor. Bildiğiniz gibi fıtık ameliyatını bir doktor eşliğinde anlattı TV’de. Öyle dökülecek işte beden 40’tan sonra. Nerede kaldı bu durumda “İnsan mükemmel yaratılmıştır” . “Eva Mendes tamam da ya Stephan Hawkings?” diye soruyor Cem Yılmaz. Sonra “40’ından sonra azanı teneşir paklar” klişesine geliyor. “Okul bitti, askerlik bitti, çocuk , ev vs oldu” derken 40 yaşında anca adam rahat ediyor zaten. Libido durumları uzun uzun anlatılıyor gösteride. İnsanlar çok çok çok gülüyor. Sonuç itibariyle “Fundamentals’ta doğal olarak daha bir olgun Cem Yılmaz var. Dileğimiz ‘Gora’, ‘Arog’ gibi filmlerden ziyade daha başka filmlerle gelmesi bu dönemde. Yavuz Turgul’un “Av Mevsimi” performansından sonra oyunculuk yeteneğini başka yönetmenlerle de keşfetmesi. Son aldığımız haber Ferzan Özpetek’in yeni filminde oynayacağı. Beklemedeyiz…

Fundamentals’in kahkaha anları
- Seyirciler arasındaki Hıncal Uluç’u görür görmez sırtına attığı kazak ve ardından “Tony Curtis’ten mi öğrendin bunları abi” muhabbeti.
-Yine seyircilerden Bedri Baykam’ı görünce “Palet getirin” deyip ardından elini ön bölgeye kapatarak “Ben hazırım” deyişi.
- ‘Yetenek Sizsiniz’deki kayıp duran Michael Jackson yeteneklerine “Michael da zaten kaymadan gitti” şakası.
- Robotun beş şartı; Bir: Elektriğe iman…
- Cep telefonlarına gönderilen mesajları, Maarif Takvimi hazırlarken atılanların topluca emek verip yazdıkları…
- Erol Büyükburç’un “CIA peşimde” sözüne dair “Şarkı söylemesini mi engelleyecekler? Çıkar o peruğu mu diyecekler?” soruları.
- TV’lerdeki sigara sansürüne dair filtrelenmesi gerekenin Memati’nin yüzü olduğu esprisi.
- Uçakta hemen “İndik indik” diye cep telefonlarını açanlara dair, “kulenin haberi yok daha” esprisi.
- Gösterinin en komik bölümlerinden biri şu anki iletişim çağının, mesajların vs güvercinle haberleşmeye uyarlanması. Bayramlarda gelen mesajları Alfred Hitchcock filmine dönüştürmesi, bir sürü güvercin gelir gider…
- Michael Jackson’ın dramatik hayatına dair babası dövüyordu, Michael 5 da “Beş kardeş” ten geliyor esprisi.
- “Hade” türküsünü isteyenlere üç boyutlu gözlükleri takıp “High Definition” versiyonundan söylediği bir kuple.
- Vedat Milor ve Mehmet Yaşin esprileri. Mehmet Yaşin her şeyi hüp diye yediği için çekim yapılamaması.
- “Toyoto gibi adam” espirisi en yayılmaya müsait espiri.
- Şarapçı Sibel Kutman batsa da bir şey değişmez, yine şarapçı olacaktır esprisi. Cem Yılmaz için de bir şey değişmez. O da şu andaki durumundan farklı olmaz.
- Yerçekimi Kanunu ve Newton üzerine espirileri Cem Yılmaz’dan dinlemelisiniz.

Radikal  15.01.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

iyi ve güzel...